İNSAN YETİŞTİREN BİR İNSAN

Hekimoğlu İsmail

5.2.2001- Zaman


Duydum ki Avustralya’da bir trafik kazasında Es’ad Coşan Hocaefendi vefat etmiş. Üstün insandı, insan yetiştiren bir insandı. Hani İslâmiyet her zaman ve her yerde üstün insan yetiştirir ya, Es’ad Hoca da onlardan biriydi. O, İslâm’ın yetiştirdiği üstün insanlardan biriydi. Ankara İlahiyat Fakültesi’nde Arapça profesörüyken emekli olmuştu. Arapçası fevkaladeydi, bu sebeple tefsir ve hadis derslerini rahatlıkla yapar ve çevresine faydalı olurdu. Talebeleri çoktu, bunların da çoğu yüksek tahsilliydi. Nasıl ki kendisi hem müspet ilimleri, hem de dinî ilimleri biliyorduysa, talebelerini de bu şekilde yetiştirdi. İnanıyorum ki onun talebeleri de pek çok talebe yetiştirecektir. Çünkü Peygamberimiz (sas) sahabeyi yetiştirdiği gibi, İslâm alimleri de adam yetiştirme yarışında yerini alacaktır.

Tarikat diyenler var... Tarikat nedir ki? Selavat, tevbe ve Allah demekten ibaret değil mi? Bunun neyine ve niçin karşı çıkıyorlar? Tevbe, kemalatın alameti olduğu gibi, Peygamberimiz’e (sas) salavat getirmek mü’min olmanın alameti. Hiçbir kelime Allah kelimesi kadar tekrarlanmamıştır. Bu kelimede bir sır vardır, bir insan binlerce defa Allah diyebiliyor, huzur buluyor, gönlünde bir cennet havası meydana geliyor! Cemaat diyorlar... Neden kahvede, meyhanede oturanlara, toplananlara bir şey demeyip, İslâmiyet’i öğrenmek ve yaşamak isteyenlere dil uzatıyorlar? Cemaatler olmasaydı Müslümanlar İslâmiyet’i nerede öğrenecekti? İslâmiyet ilim dinidir, Kitap’lı bir dindir. Elbette Müslüman İslâmiyet’i öğrenecek... İslâmiyet’i öğretecek insanlar elbette olacak.

 En tehlikeli şey cehalettir. İslâmiyet’i bilmeyenlerin ülkeyi ne hale soktuğu açıktır. Anarşinin, terörün temelinde yatan maneviyattan yoksunluk değil mi? Soygunlar, rüşvet; merhametsizliğin sonucu değil mi? Dinî eğitimden, ibadetten mahrum kimseler trilyonları götürürken, öte yanda peynir ekmeğe muhtaç olanlar vardır. Bu meseleleri rahmetli anlatırdı, millet, vatan aşkıyla yüreği yanardı. “Bu sistemle, devlet de, millet de daha fazla dayanamaz, üstün insanlar yetiştirmek şarttır.” derdi, gecesini, gündüzünü bu yolda seferber ederdi. O, ulvi bir davanın sürgünüyken şehit oldu. Sanki bu memleketin en kötüsü o muydu ki, ona karşı çıkanlar, ona rahat yüzü göstermediler. Sarhoşlara, kumarbazlara tanınan hak ona tanınmadı. Alim ve kamil olan bir insanın bu durumlara düşmesi geleceğimiz için pek de iyi sayılmaz. Bir ülkede faziletli insanlar baş üstünde tutulmuyorsa, diğerlerinin de yapacağı fazla bir şey yoktur.

 Üstün insanları şucu, bucu olarak damgalayanlar, ülkeyi geri bıraktı. Biz bu devletten fazla bir şey istemedik. Alman, Hollanda devleti gibi bir devletimiz olsaydı, hiç şüphe yok ki biz de rahat ederdik. Muhterem hocam, Avustralya’da, Almanya’da, İsveç’te rahat ederken sürgün yaşamanın ıstırabını çekiyordu. Ey üstün insan, değerli ilim adamı, insan yetiştiren insan, sana rahmetler dilerim, makamın cennet olsun. Dünya Müslümanlarına, insanlık alemine başsağlığı dilerim.

içindekiler | ana sayfa