HOCALAR TARİKATÇI İSE, LOCALAR NECİ OLUYOR?

Hasan Karakaya

Akit


Önce gazete başlıklarını verelim... Verelim ki, tarihe kayıt düşülsün. “İmtiyaza veto... Cumhurbaşkanı, tarikat lideri Es’ad Coşan’ın Süleymaniye’de toprağa verilmesi kararnamesini imzalamayıp, geri çevirdi.” (Hürriyet) “Müride evet, Şeyh’e veto... Bir ay önce Yusuf Bozkurt Özal’ın Süleymaniye’ye defnini onaylayan Sezer, Nakşibendi Şeyhi Coşan için aynı izni vermedi.” (Sabah) “Zirvede kriz” (Star) “Sezer onaylamadı... Cumhurbaşkanı, irtica odaklarını yüreklendirebilecek kararnameye geçit vermedi.” (Cumhuriyet) “İyi ki Sezer var... Sezer, laik devletin sahipsiz olmadığını gösterdi.” (Posta) “Şeyhe veto” (Akşam) “İşte atam Çankaya... Sezer, Anayasa’ya göre herkesin eşit olduğunu söyleyerek, tarikat liderinin Süleymaniye’ye gömülmesini engelledi... Böylece oy avcılarına da darbe indirdi. (Milliyet)

YASAL MI, SİYASAL MI?

Evet, başlıklar bunlar... Hepsi de “manşet”lerden verildi. İşte ben; “Bremen Mızıkacıları” derken bunları kastediyordum... Gördüğünüz gibi; hepsi de “aynı odak”tan yönlendirilmiş gibi “aynı” haberi “aynı başlık”larla kullandılar önceki gün!.. Ama, asıl üzerinde durmak istediğim husus bu değil... Ben; dillerine doladıkları şu “imtiyaz” ve “tarikat” meselesine değinmek istiyorum. Radikal, Anayasa’nın 10. Maddesi’ni başlık yapmış, hem de 3 satır halinde: “Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz!” Amenna... Peki, daha önceki “imtiyaz”lara ne demeli? Demek ki; Sezer’in tavrında “Anayasal” endişeler değil, “siyasal” tercihler rol oynadı!.. Açıkça görülüyor ki; “Binde 3” oy alan partilerin “kuşatma”sına boyun eğdi sayın Sezer!.. Öyle ya; Bir ay önce “onay” verdiği bir konuda, bir ay sonra “veto” mekanizmasını çalıştırmak, asla “tutarlılık” veya “Anayasa hassasiyeti” ile izah edilemez!.. Dün öyle, bugün böyle!.. Peki, son bir ayda değişen ne?..

HOCALARA VETO LOCALARA ZİTO!

Bana öyle geliyor ki; Sezer’in bu kararında, “kartel medyası”nın yoğun kışkırtmaları büyük rol oynadı. “Bir avuç züppe”nin çığırtkanlığı ve Es’ad Hocaefendi’nin şahsında “tarikat”lara yönelik ağır saldırılar mutlaka etkiledi sayın Sezer’in kararını!.. Ne var ki; Bu “şer odakları”, kendi kazdıkları kuyuya düştüklerinin farkında değiller!.. Tamam; Es’ad Hocefendi bir “cemaat lideri”dir... Anayasa’nın 10. Maddesi’ne göre, hiç kimseye “imtiyaz” tanınamayacağı için de Süleymaniye Camii haziresine defnine izin verilmemiştir!.. İyi, hoş da; Bu Anayasa ve yasalar, sadece “dindar” kimlikli insanlar için mi geçerlidir? Yasalar, sadece onlara mı “yasak” getirir?.. Hep “Hocalar” mı çarpar kanun duvarına?.. Meselâ; “localar” için işlemez mi bu kanunlar ve kurallar?.. Ne o, yoksa; Hocalara “veto”, localara “zito” mu geçer akçedir artık?!?..

MASONLUK... YAHUDİ TARİKATI!

Bir “devlet memuru”nun işine son mu verilecek, “kılıf” hemen hazır: “İrticacı... Tarikatçı... Şeriatçı!” Bir kişiye “tepyekûn saldırı”ya mı geçilecek, başlıklar dünden hazır: “Eli tesbihli, başı takkeli!” Tamam da birader; Bu ülkede rahatlıkla at koşturan, hatta bir “yükselme aracı” ve “atlama taşı” olarak kullanılan “loca”ların ayrıcalığı nedir?..

Söyleyin hele, Anayasa’nın 10. Maddesi onlara niye işlemez?.. Ne yani; “Mason locası” denilen o “sinsî kuruluşlar”ın birer “Yahudi tarikatı” olduğunu bilmediğimizi mi sanıyorsunuz?.. İşte, açıkça yazıyorum: Başkasının gözünde “çöp” arayıp da, kendi gözlerindeki “mertek”leri göremeyen görme özürlüler, öncelikle şu “mason locaları”nın nerelerden ve kimler tarafından yönetildiğini, yönlendirildiğini ve hangi ülkeler tarafından beslendiğini bir araştırsın!.. “Tarikat”ların ucunun İngiltere’ye uzandığını iddia edip, “iftira”larında sınır tanımayan “cühelâ” takımı, eğer biraz dikkatli bakacak olursa, o ülkelerde “mason localarının kökleri”ni görecektir!.. Evet; Hepsi de “dışa bağımlı”dır locaların!.. Hepsinin de “kökü dışarı-da”dır!.. Babaları İsrail, anaları da İskoçya’dır, İngiltere’dir!..

“İP”LERİ DIŞARIDA!

Hadi, sorun bu “loca”lara!.. Sorun da öğrenin korkunç gerçeği... Bir teki, evet bir teki bile “loca”ya danışmadan hareket edemez! “Türkiye’nin çıkarları” bile söz konusu olsa ve bu adamlardan birinin “kınama mesajı” yayınlaması istense, “bağlı oldukları ana loca”ya sormadan, onların onaylarını almadan, tek kelime çıkmaz ağızlarından!.. Bırakın konuşmayı, dudaklarını kıpırdatmazlar!.. İsterse Türkiye yıkılsın, yakılsın!.. Eğer “locanın onaylamadığı” bir tek satırlık bildiri yayınlayabilirler, tek cümlelik söz sarfedebilirlerse, ben de adam değilim!.. İşte, şuraya yazıyorum; Eğer “bağımsız” olduklarını iddia eden bir “loca üyesi” varsa ve meselâ İsrail’in Filistin’ de gerçekleştirdiği “katliam”ları kınayabilirse, Taksim’e çıkıp eşek gibi anırırım!.. Anırmazsam, şerefsizim!..

Bunlar, böyle “sütü bozuk” adamlardır!.. Bırakın “kan”larını; “alyuvar”larını, “akyuvar”larını ve “hemoglobin”lerini bilirim ben bunların!.. Bakmayın siz; “Hümanizm” veya “yardımseverlik” pozlarına bürünüp de, ortalıkta “adam” gibi dolaştıklarına!.. Hepsi de; bağrımıza çöreklenmiş “Truva atları”dır!.. Bir “tehlike” anında, uçağa atlayıp ilk “sıvışacak” olanlar da bunlardır!.. Ne acı ki; Bu güzelim ülkenin “köşe başları”nı onlar “işgal” etmişlerdir!.. “Yönetim” makamlarında da onlar etkindir, “medya dünyası”nda da!.. “Karar”ları onlar verirler, “kamuoyu”nu da onlar oluştururlar!.. Bu ülkenin zavallı insanları da; “kuzu postuna bürünmüş bu yılanlar”ın söylediklerini gerçek zanneder!.. Bilmezler ki; böyle yapmakla “sinsî emel”lerini gizler onlar!.. Bilmezler ki; “Loca”larda çöreklenen bu güruhun önündeki en büyük engel “hoca”lardır!.. Saldırıları da bundandır!.. Ama, nafile; Mızrak, çuvala sığmıyor artık!.. “Kippa” düştü, “kel” göründü!..

MADEM “İMTİYAZ” YOK!

Biraz önce de dedim ya; Bu ülkede “hoca” olarak bilinen herkes “potansiyel düşman” olarak görülür!.. Parmağında “gümüş yüzük” varsa, cebinde “tesbih” veya “takke” taşıyorsa, eşi “başörtülü” ise ve hele de dinlediği radyodan “ilâhî” sesi yükseliyorsa, başına gelmedik kalmaz!.. Bir memurun bu özellikleri taşıması, “yargısız infaz”a uğraması için yeter de artar bile!.. Niye?.. Çünkü “tarikatçı”dır, çünkü “irticacı”dır!!! Ama, yine bu ülkede; Bir “Yahudi tarikatı” olan, “Siyonizmin arka bahçesi” olan ve tek amaçları “İsrail çıkarlarına hizmet” olan “Mason tarikatı”na üye olmak, bırakın “atılma” sebebi olmayı, tam aksine “yükselme” sebebidir!.. Onlar; “Yasalara aykırı” olduğu halde, “devlet bünyesi”nde görev yapmaya devam ederler!.. Onlar; “Bakan” bile olurlar bu ülkede!..

Ne hazindir ki; bu “Truva atları” söz konusu olduğunda, Anayasa’nın 10. Maddesi hiç kimsenin aklına gelmez!.. 10. Madde’deki; “Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz” hükmü geçerli değildir onlar için!.. Çünkü onlar; “İmtiyazlı”dırlar!.. Çünkü onlar; “Mason tarikatı”ndandırlar!.. Söyleyecek söz çok... Amma velâkin; “at izi”nin “it izi”ne karıştığı, “vatan hainleri”nin baştacı yapılıp “vatansever”lerin ise horlandığı bir ülkede ne söylesen boş!.. Bilumum “Mason”ların, “Rotaryen”lerin “Lions”ların ve de “Yahova Şahitleri”nin cirit attığı bir ülkede, bir “Hocaefendi”ye iki metrelik mezarı bile çok gördüler ya, daha ne diyeyim?..
 

içindekiler | ana sayfa