HEPİMİZİN BAŞI SAĞ OLSUN

Selahattin Aydar

06.02.2001 Milli Gazete


Yıllarını ilimle geçirmiş, hayatının her safhasında özümlediği ilmi, lisan-ı hal, lisan-ı kal ile yansıtmış olan değerli ilim adamı Prof. Es’ad Coşan hocamızın, memleketinden çok uzak olan Avustralya’da bir kaza neticesinde Hakk’ın rahmetine kavuşması bizleri üzmüştür. Rabbim rahmetiyle bu değerli şahsiyeti yargılasın. Tarihi seyri içerisinde hayatını ilimle meczeden fazıl şahsiyetlerle ahirette Hz. Muhammed ve diğer peygamberlere arkadaş etsin.

Daha önce ölümle ilgili yazılarım olmuştu. Bu seferki yazımı da öldükten sonra dirilmeye ayırmıştım. Vefatından dolayı ölüm ve ötesini yeniden ele almak istiyorum. Ölüm bir dönüştür. Yani Allah’a, mahkeme olmaya, hak almaya neticede hesab verdikten sonra ya cenneti âlâya veya esfeli safiline gitmek için bir seferdir. Ölümün neticesi Resulûllah’ın ifadesinde ölüm bariz bir şekilde kendini göstermektedir. “Ya cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukurdur” demektedir.

63 yılının ekserisini ilimle ve o ilmi raiyetine verip, onları yetiştirmekle, geçiren bu zatın neticesi inşaallah ahiret imtihanını kazanmış, kabir onun için bir cennet bahçesi olmuş ve ordan da cennet bahçelerini seyreden müteleziz olan kulundan eylesin. Kur’ân’da ifade edilen bir ayette “Ölüm geldiği zaman ne bir saat ileri, ne de bir saat geri kalır.”

Öyleyse TIR’ın çarpması, kazanın olması bunlar sebeblerden başka bir şey değildir. Yani “Ölümü yaratan Allah’tır.” Vesileler ölümü yaratmaz Rabbim o zatın taksiratını af etsin, kendi selamına mazhar etsin. Bediüzzaman’ın ölümle ilgili veciz sözlerinden bir parçasını sizlere nakledeyim. Yani dönüş O’nadır. “Ticaret ve memuriyet için mühim vazifelerle bu dar-ı imtihan olan dünyaya gönderilen insanlar; ticaretlerini yapıp, vazifelerini bitirip ve hizmetlerini itmam ettikten sonra, yine onları gönderen Halık-ı Zülcelâline dönecekler ve Mevlâ’yı kerimelerine kavuşacaklar.

Yani bu dar-ı faniden gidip dar-ı bakîde huzur-u kibriyaya müşerref olacaklar. Yani başka bir ifadesinde “mevti veren O’dur. Yani hayatı veren O olduğu gibi, hayatı alan, mevti veren dahi O’dur. Şu dünyanın manevî güneşi olan hayat dahi harab-ı dünya ile gurubundan sonra haşrin sabahından baki bir surette tulu edecektir.” Son olarak ne mutlu o Müslümana ki dünyası için ahiretini unutmasın, ahiretini dünyaya feda etmesin, hayatı ebediyesini hayatı dünyeviye için bozmuş selametle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin vesselâm.
 

 içindekiler | ana sayfa