ÖLÜ VE DEVLET

Mahmut Nedim Hazar

09.02.2001 Zaman


Kaba bir bakışla ele alındığında medyanın ve lâdinî birtakım yazarların ilk tespiti haklı gibi görünüyor. Ancak gerek samimiyetsiz oluşları, gerekse bu konuda üstünkörü bilgi sahibi olmaları onları her zamanki gibi haksız kılıyor. Es’ad Coşan Hocaefendi’yi sağlığında bir devlet düşmanı gibi görüp, ondan ve ona dair tek satır okumayan bu entelektüel vatan kahramanları, şimdi bir mezar yeri tartışmasına giriştiler ki sormayın..

 İslâm’da cenaze işleri çok teknik ve şartlar ile ilgili bir şeydir. Merhumu sanki Süleymaniye’nin havuzundaki şadırvana defnedilecekmiş gibi göstermeye çalışanlar, ya cehaletlerinden ya da kasıtlarından öyle yazıyorlar. Ve en önemlisi yapılacak olan şey her Müslüman için mukadder olan defin ve mezar olayı. Yani işin içinde türbe, türbedar falan yok.. Es’ad Hoca’ya devlet kesesinden mum talep edilmiyor, koruma tahsis edilsin istenmiyor, özel süslemeler yapılsın, mozole yapılsın diye bir şey konuşulmuyor. Sadece ve sadece dost ve ahbabının yanında istirahat etmesi isteniyor..

Yazıp çizen, ahkam kesen beyefendilerin en büyük yanılgısı ise, hayattayken sadece bir kötü dekor olarak gördükleri merhum ve merhum gibilerin bu milletin gönlünde taht kurmuş olmalarıdır. Yaşamları boyu plazalarında ya da barlarda üç beş içki masası dostluğundan başka çevresi olmayan kişilerin bu gönül bağlılığını idrak etmeleri zor.. Hiç olmazsa anlamaya çalışsalar, yine yanmayacağız.. Kendileri rahatsız oluyor diye, devleti provoke edip, Bediüzzaman’a yapılan gibi, devletin ölü hırsızlığına başlamasını mı istiyorlar yoksa?!
 

içindekiler | ana sayfa