ALLAH RASULÜNDEN KALAN BİR YAZGIDIR BU

Demet Tezcan

8.2.2001 Akit


Özgürlük, insanoğlu için varoluşun olmazsa olmazı... Vatanında yaşamak, hürriyet havasını vatanında solumak hiç şüphesiz herkesin hakkı. Nicedir ikinci sınıf vatandaş, nicedir parya muamelesi görür olduk. Yalnız biz mi? Sisteme muhalif her bir ses, her bir hareket ihanet etmişlik ithamı ile hain damgası yiyor... Vatanımızda köklerimizden kopuk, ilişmiş, iliştirilmiş eğreti bekliyoruz akıbetimizi...

Ve çoğumuzun hesabında bu gün olmazsa yarın, diyarı gurbet hesapları var. Alamadığımız haklarımız, ertelenen umutlarımız, kısıtlanan ümitlerimiz hep ertelenmekte gurbet topraklarında filizlenmeye...

Nicedir vatanımızla birlikteliğimiz gönülsüz. Soğumuşuz, soğutmuşlar, dağıtmışlar... Artık sınırlar ötesinden taleplerimiz, sınırlar ötesinden hak ve özgürlük beklentilerimiz.

Es’ad Coşan Hocaefendinin  gurbet elde ölümü, vatanından uzakta vurgun yiyenlerin, tabut içinde sılaya dönenlerin ve dönecekler zincirinin bir halkası...

Daha  çok haberler alacağız gurbet ellerden -şimdiye değin aldığımız gibi- daha çok burkulacağız...

Hocaefendinin  gurbet ele çıkışının sebebi ne olursa olsun, ne ilkiydi, ne de sonuncusu gurbet yolcularının...

Kimileri, öldükten sonra bile olsa  toprağına dönme bahtiyarlığına erecek, kimileri tıpkı bir zamanlar bu topraklarda yaşamaları çok görülen Osmanlı hanedanı gibi -ve tıpkı o dönemin sultanınca sürgün yiyenler gibi- her biri bir gurbet toprağına serpilecek... Hep bir gurup diğerine reva görecek sürgün yaşamayı... Hak etmiş sayacak sılaya hasret ölmeyi... boyun eğip susmayı öğrenecek, ya zindanı tercih edecek, ya da terk-i diyar edecek...

Sınırlar ötesinde arayacak istikbalini -başörtüsü mağduru kızlarımız gibi, düşünce suçluları gibi- istikbalini ve hayata dair bütün umutları gurbet topraklarında yeşertecek.

Ne çok kullandım şu gurbet kelimesini; oysa ne soğuk, ne uzak, ne zalim bir kelimedir. Yaşayanını, duyanını, dillendirenini kahreden. Oysa Allah Rasulü’nden  miras kalan yazgıdır bu... İnancını inandığı gibi yaşayamayanlar için bir seçenektir gurbet yolu... Ama yine Allah Rasulünün yaptığı gibi, en son çaredir,en uzak ihtimal kolayına kaçmadan, mücadeleden yılmadan, sınırları zorladıktan sonra... Değilse, Nebinin çizgisinden uzak gidiş gidiş değildir...

Allah Rasulünden miras kalan yazgıdır bu. Toprağını, doğup büyüdüğün yurdunu terk etmek zorunda bırakılış, eşinden, dostundan, alışkanlıklarında kopuştur... Kulakların aşinası olduğun sesleri duymaz, gözlerin görmek istediğine benzetir her gördüğünü...Y a Yusuf gibi kuyulara atılırsın göze battığın için, ya kutlu Nebi gibi, her türlü zorluğa tahammül gösterip bıçak kemiğe dayandıktan sonra terk edersin toprağını... TERK ETTİRENLER UTANSIN!

Farklı görüşler, farklı görünüşlere tahammülü olmayan, konuşan Türkiye sloganları atarken susan bir Türkiye hayalini kuranlar varoldukça gurbet hikayeleri de varolacak hayatımızda, yakamıza yapışmış kara bir yazgı olarak bekleyecek kapımızda...

Falanca falan ülkeye gitmiş duydun mu? Gidişleri bile gizli olacak kimselerle vedalaşamayacak, helalleşemeyecekler,ne arkaları sıra el sallayanları olacak ne beyhude bir inanışta olsa su dökenleri...

Allah Rasulünden ümmetine miras kalan bir yazgıdır bu... Zamanın ıssız bir vakti her türlü değerini, varlığını, emeğini ardın sıra koyup yüreğinin olanca sızısı ile muhacirliğe yol almak... Bir düşününce az şey midir arkaları sıra bıraktıkları hayatları... Az bir bedelmidir ödedikleri? ÖDETTİRENLER UTANSIN!

Allah Rasulünden miras kalan  bir yazgıdır bu, harap olmuş, turab olmuş yaşamından, kan ter içinde bir bilinmeze yol almak... Sığdırmayıp toprağımıza, YOLLARA VURANLAR UTANSIN!..
 

içindekiler | ana sayfa