İFTİRA MAKİNASIDavut Şahin
07.02.2001 Yeni Asya
Mahmud Es’ad Coşan Hocaefendinin Avustralya’da vefat ettiği günden bu yana, bazı televizyon kanalları kasıtlı ve tek taraflı haber vermeyi ihmal etmiyor.
Bravo (!).
Daha ilk günden Kanal D, ana haber bülteninde bir uzman(!) ekrana çıkararak, Hocaefendi hakkında konuşturuyor.
Kim mi bu?
Tahmin edersiniz: İsmail Nacar. Nam-ı diğer ‘İslâmcı-yazar.’
(...)
Hayatını, putperestlikle mücadele eden bir dine hizmetle geçirmiş bir zata, böylesine çirkin bir hakaret, hangi iz’an ile bağdaşır? Hem ölümünün ardından. Müslümanlık bir yana, insanlığa bile sığmaz.
Nacar, bu dünyada olmasa bile, ahirette bu iftiranın hesabını nasıl verecek?
Merhum Es’ad Coşan ve binlerce mü’minin iki eli onun ve onun gibilerin yakasında olacak.
Peki, Kanal D’nin derdi ne?
Daha vefatının ilk gününde, hangi mantıkla Nacar’ı kullanarak, hakaretamiz ifadeleri yayına soktu?
Yoksa hala 28 Şubat’ın postmodern izlerini mi taşıyor?
Zaten bu kafa yüzünden değil midir ki, gönül erleri, yurtdışında, kendi toprağından uzak yabancı topraklarda can veriyor.
28 Şubat, miadını dolduruyor. Can çekişiyor. Çökmesi yakındır.
Dindarları fişleyen, başörtülü talebeleri öcü ilan eden, Türkiye’nin gerçeği olan dini cemaatleri bölücü gören bir zihniyet, abad olur mu?
Bu vesileyle Prof. Es’ad Coşan’a Allah’tan rahmet, yakınlarına sabrı cemil niyaz ediyoruz.
İnna-lillahi ve inna-lillahi raciun!