CENAZE İLE GELEN BÜYÜK İRTİCA (!)Ali Değirmenci
12.02.2001 Yeni MesajProf. Dr. Esad Coşan’ın bir elim trafik kazası sonucu hayatını kaybetmesi, medyaca ustaca bir irtica kampanyasına dönüştürüldü. Ve bu çerçevede bir de tarikat tartışması, buna bağlı “laiklik-cumhuriyet elden gidiyor” vaveylası. Her akl-ı selim bu hile ve yalan karşısında kıs kıs gülüyor, bazan da “aydınların seviyesi bu mu?” diye hayıflanıyor.
Bu vaveylanın bir gündem değiştirme ihtiyacından kaynaklandığı açık. Bunca felaket ve sorunlarla karşı-karşıya olan ülkemizde herşey bitmiş de bir vatan cüda olmuş insanın cenazesinin Türkiye’ye getirilmesi veya nereye gömüleceği hususu mu ana sorunu oluşturuyor?
Buna dense dense “ölüden medet ummak, vaziyetten görev çıkarmak” denir. Veya “bir kaşık suda fırtına koparmak, yangına körükle gitmek” de denebilir.
Vatan cüda olmuş bir ilim adamının toprağına gömülmek istemesi kadar doğal ne olabilir? Süleymaniye’ye izin çıkıp çıkmaması idari ve hukuki bir konu.
(..)
Bir de olmayan tarikat tartışması. Kıbrıs’tan arz-ı endam eden sözüm ona şeyh taslağı kendini rezil etmenin en tipik örneğini gösteriyor.
(..)
Ya bilirkişi rolündeki güya akıllı zannedilen kişilerin ahmaklık ve yanlışlığına ne diyelim?
İşin ehli olmadığı halde, konuştuğu ortamı tanımadan bol keseden ahkam kesen, tarikatla siyaseti birbirine karıştıran; düştüğü büyük yanlışın ve taktik hatasının farkında olmadan milleti ve inanç değerlerini ilzama varacak sorumsuz açıklamalar yapan şahıslardan güya mütedeyyin Müslüman’ın sesi olması gereken bir özel TV kanalına kadar bu büyük cinayet derecesindeki yanlışlara çanak tutuyor.
Olmayan tarikat tartışılıyor. Demokratik yolla “tarikat lüzumlu mu değil mi” oylaması yapılıyor. İnternet yoluyla.
Sonuç: “Fifty fifty”. Yüzde elli, yüzde elli.
Ya Rab! Ne günlere kaldık?
Tarikatın ihtiyaç olup olmadığına parmak hesabıyla karar verilecek. Hem de dünyaya açılan internet yoluyla.
Müslüman’ın parasıyla kurulan sonra ulvi değerleri ayağa düşüren bir TV’nin bir sahtekarlık örneği bu.
Sorumsuzluğun, Hakk’tan korkmazlığın bu kadarına da pes doğrusu.
Ama bu millet er-geç bu sorumsuzca çam devirmelerin hesabını bir gün sorar, unutmasınlar.